Bir zamanlar bir aile yaşardı. İyi bir şekilde… Ta ki Dünya adında bir erkek çocuğu doğana kadar.Bu çocuk doğduktan birkaç saniye sonra annesini kaybetmişti…Bu böyle biliniyordu.Yalnızca dünyada tek soyad olan Element soyadını taşıyan beş çocuk bulunmuştu.Daha doğrusu beş bebek bulunmuştu. Bunların biri havayı diğeri ateşi diğeri suyu diğeri toprağı ve diğeri ise elektriği kontrol edebiliyor ve içine girip yönetebiliyordu.Dünya ise bunların hepsini…Bunu sizce kim yazdı ? Ben yazdım.Ben kim miyim? Ben Dünya’yım. Bu benim hikayem.(Ve Hikaye Başlar )
Dünya 5 yaşındaydı. 4 yaşında iken 5 kardeşi olmuştu ama annesinin izine rastlanamamıştı… Dünya şimdi 20 yaşında ve özelliklerinin farkında değil fakat kardeşleri 15 yaşlarında ve hepsi özellikleriyle her gün Türkiye’yi birbirine katıyorlar. Yanlış anlamayın Türkiye dedim.Türkiye… İmkansız diyebilirsiniz ki zaten imkansız.(Konuya Dönelim)Dünya daha kardeşlerinin ismini bile biliyor değildi.Her akşam telaş içinde uyuyor ve her sabah acaba özel gücü olup olmadığını merak ederek uyanıyordu.Babası Özgür Bey oğlunu hep unutturtmaya çalışıyordu.Yine bir okul dönüşü Dünya çok sinirliydi rahatlamak için hemen banyoya girdi. Çünkü okulda ölen annesi hakkında dalga geçmişlerdi.Dünya o an suyun içine girip atomlarını kontrol etme duygusu içine kapıldı. Ve o anda elini göremez oldu sanki su musluk gibi eline geliyor ve tekrar elinden akıyordu.Dünya çok şaşırmıştı.O anda özel olduğunu anladı ve oynadığı elementler oyunlarından suyun ateşten kuvvetli olduğunu ve elektriğe karşı bir çaresi olmadığının farkındaydı. Ve elektriğe gözükmeden ateşi bulmalıydı. Kardeşine Ateş adını vermişti çünkü herkes gibi o da ismini bilmiyordu.Onu aramak için yürüyemezdi denizden dolaşmalıydı ve banyodan çıkarak babasına toplantısı olduğunu söyleyerek evden çıktı. Ve ateşi ormanları yakarken görmüştü. Hemen yerdeki bir pet şişeyi alıp içine girdi. Ateş adam yanına geldiği anda suyu ile ateşini söndürdü. Alev adamın işini bitirmişti ama orman alevlerle doluydu. İtfaiye ise fayda etmezdi. Kendini alevlerin içine attığında aleve döndüğünü ve zarar görmek yerine güçlendiğini anladı. Ateşi içine alıp hapsettiği an ateşler sönmüştü. O anda kameralar gözünde belirdi ne olduğunu anlamadan oradan uzaklaştı. Eve gittiğinde babası ona sarıldı.
Oğluna dikkatli olmasını söyledi. Babası da Dünya da farkındaydı işin ciddiyetinin…Bu akşam Dünya’ya uyku yoktu.
Sabahleyin babası evden çıkamayacağını söyledi. Neden diye sordu?Neden? Babası dışarıda paparazilerin olduğunu söyledi. O anda Dünya musluktaki suyun içine girip çıkmayı düşündü. Hemen musluğa koştu. Birde ne görsün! Sular yoktu…
Hemen içerideki havanın içindeki atomlara saklandı. Ama havayı babası solumamalıydı çünkü eğer solursa Dünya babasının burnunda hapis kalacaktı.
Hemen camın dışarısına çıktı. Daha yeni yeni öğrenmeye başladığı için gücünü kontrol edemedi ve havanın içinden çıkıp normal insan haline döndü. O anda bütün paparaziler Dünya’yı fark ettiler. Dünya o anda ayağından alev çıktığını fark etti. Bu Dünya’nın uçmayı öğrenmesi için bir işaret olmalıydı. Bütün gücünü aleve verdiği an yükseldiğini fark etti ve oradan uzaklaştı gücünün bittiğini anladığı anda kendini yere attı. Allah’tan arka sokaklardan birindeydi. Bir tek onu bir sokak adamı gördü oda içmişti zaten. Hatırlamaz diyerek uzaklaştı Dünya oradan koşarak…
O anda bir de ne görsün elektrik kardeşi önündeydi. O anda alev ve suyun yanında hava gücü olduğuna göre toprak gücüde vardı. Ve o an elementler oyununun sonlarında toprağın elektriği yere iletip orada hapsettiğini hatırladı. Hemen vücudunu toprak yapıp yere sımsıkıca bastı. Elektrik geldiği gibi yerin içine gidiyor ve hapis oluyordu. Elektrik kardeşinin gücünün bittiğini anladı. O anda suya dönüşüp üstüne su attı.
Elektriğin ıslandığını gördü hemen bir elektrik direğine dokunup oradaki elektriği elektrik gücüne kattı ve olanca gücüyle elektrik fırlattı kardeşine. Ne mi oldu? Tabi ki de işini bitirmişti… Geriye sadece hava,su ve toprak kardeşlerini bulmak gerekiyordu. Şimdilik bir tek ateş ve elektrik kardeşlerini yakalatabilmişti. Önce okula gidip ders öğrenmeliydi ama dünkü olaydan sonra okulda derste parmak kaldırıp yanıt veresi bile yoktu ki zaten veremezdi bu aralar kafası başka yerlerdeydi. Özel kardeşlerini yakalamaktaydı mesela.
Ders bitince hemen eve gitti. Tabi ki de yürüyerek gitmesi imkansızdı. Evde hava kardeşinin babasını esir aldığını gördü. Babasını kurtarmak için tam su atacakken hava kardeşi havaya karıştı ve su babasının üstüne gitti. Babasının bir sırrı vardı(bu sırrı özel olduğu idi). Evet parantez içi yazılanlar doğru. Dünya soramazdı çünkü havayla ilgilenmeliydi. İlk gördüğü elektronik alet olan televizyona dokunarak elektriği emdi ve odanın içindeki kısımlara dağıttı. Hava elektriği tam iletemediği için kardeşi zarar görmüştü ve havanın atomlarının içinden çıkmalıydı çünkü gücü bitmişti. Eğer çıkmazsa sonsuza dek yok olacaktı. Ve dışarı çıktığı an gücü bitti ve yakalandı. Giderken şu sözü söyledi:
- Şimdi bıraktım çünkü hapiste güçlenmek için bolca zamanım olacak.
Dünya ise konuşmayı şu sözle bitirdi:
- Benimde…(tabi ki de hapiste değil)
Su ve toprak kardeşlerini yenince olay bitecek sanıyordu Dünya…
Zaman neler gösterir belli mi olur?Dünya’nın bir sürü Ödevi bir de önceden yapmadıkları ve tekrarı vardı. Ama önemli olan dünyayı kurtarmaktı Dünya için. Evleri tehlike içindeydi hemen Milli Savunma Başkanlığı’na haber verdiler. Tabi bu dünyanın olayıydı İngilizler,Bulgarlar,Amerikanlar olmazsa olmazdı(Çok abartmayalım)
Hemen Milli Savunma devreye girdi Bazı insanlar da Dünya’dan nefret etmiyor deyildi.(Ertesi gün) Dünya okuldan dönüyordu. Bir de ne görsün bir toprak parçası üstüne geliyor hemen ayağından alev çıkartıp üstüne şıçradığı gibi toprak parçasına üstten hava hortumu göndermez mi? Kim görse bir alkış kim görse bir alkış. Bir kaya parçası daha geldi etrafında insanlara zarar vermesi ihtimalinden hemen iki yanını havayla korudu. O anda toprak parçasına karşı çağresizdi ki birden bire gözleri kamaştıran bir ışık çıktı ve söndüğünde toprak parçası havada duruyordu. Birden yere düştü herkes bunu Dünya’nın yaptığını sanmıştı ama Dünya yapmadığı için kimin yaptığını merak etmişti. O anda toprak kardeşi beliriverdi. Ellerinden bir çok kaya parçası çıkartıp Dünya’ya attı. Dünya bir çok su topu yapıp kayalara fırlattı. Kayalar parçaya ayrılırken toprak kardeşi toprağın altına girdi. Dünya yerde kalırsa büyük tehlikeydi onun için ama durmayı tercih etti çünkü nedeni vardı. Toprak kardeşi bir ağacın içine girip koskocaman dallarıyla Dünya’yı tuttu o anda Dünya koskocaman bir alev topuna döndü, ağacın bütün dalları yandığı için kardeşi güç kaybediyordu. O anda bir su tabakası dalın yanan ağaçlarını söndürdü bu Dünya’nın su kardeşi olmalıydı. Aklına bir fikir gelmişti Dünya’nın. Ağacın elektriği geçirmeyeceğini hatırladı ancak yaşken tümüyle bir geçirgen oluyordu ağaç. O anda üstüne bir elektrik akımı atmaz mı hem de nasıl! O anda toprak kardeşi pes etti. Şimdi ise sırada su kardeşi vardı, bir taşla iki kuş! Kardeşinin güçlü olması için hep ıslak kalması gerekliydi. Bir elektrik akımı işini tamamen bitirecekti. Ancak kardeşi Dünya’nın insanlara zarar veremeyeceğini bildiği için etrafı su içinde bırakmıştı tabi ki de insanları da! Dünya o anda havanın atomlarını kontrol etme gücüyle sıcak hava dalgası yarattı bütün ıslaklıklar gitmişti. O anda su kardeşi ne yapacağını bilemedi Dünya bir elektrik fiskesi atarak su kardeşini yere yığdı. Artık Türkiye rahat bir nefes almıştı. Ancak Dünya’nın annesine ulaşılamadı…